BAKIR KİTABE ŞİFRELERLE DOLU
HZ. DAVUD'UN KILICIYLA BİRLİKTE GELEN KİTABENİN ŞİFRELİ SATIRLARI...
KILIÇ KIYAMET GÜNÜ MESİH'İN OLACAK
Hz. Davud'un sır dolu kılıcı bugün Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet dairesinde. Üzerinde çok sayıda hiyeroglif yazı bulunan kılıcın tek bir şifreyi barındırdığı iddia ediliyor: Kıyametin kopacağı tarih.
Hz. Davud zamanında en parlak dönemlerini yaşayan İsrailoğulları daha sonra Kudüs'ü fethettiler. Ve Kuran'ı Kerim'in, "(Her taraftan) gelen kuşlar da ona icabet ederler, hepsi onun nağmesine katılırlardı, O'nun mülkünü kuvvetlendirmiştik. Kendisine hikmet ve açık konuşma, güzel konuşma vermiştik" (Sad, 38/19-20) dediği Hz. Davud'a 150 sureden oluşan kutsal kitap, Zebur indirildi. Doğada insanoğlunun idrakinin ötesinde geçen olayları kavrama yeteneği, tüm canlı varlıklarla konuşabilmesi ve hatta onlarla beraber metafizik aleminde sohbetler ettiği rivayet edilen Hz. Davud, kılıcıyla zalimliğin hüküm sürdüğü bir devri değiştiren peygamber oldu. Hz. Davud'un bir başka özelliği de diğer peygamberler peygamberliklerini kanıtlamak için mucizeler göstermiş olmalarına rağmen kendisinin mucizelerini, daha çok Allah'ın bir lütfu ve armağanı olarak göstermesiydi. Mucizeyi sadece kılıcıyla gösterdi.
KILIÇ TOPKAPI SARAYI'NDA
Hz. Davud öldükten sonra kılıcı elden ele, peygamberlerden peygamberlere ve hükümdarlardan hükümdarlara geçti. Ve en sonunda kılıç mukaddes emanetlerle birlikte Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinden sonra İstanbul'a, Topkapı Sarayı'na getirildi. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nin 21/137 numaralı envanterine kayıtlı olan bu kılıcın yolculuğu şöyle gelişti: "Çoğu geceleri uyumayan Yavuz Sultan Selim, hep nedimi Hasan Can ile kitap okuyup ilim konuşurlardı. Hasan Can'ın uyuyakalıp padişahın hizmetine gidemediği gecenin sabahında Yavuz, Hasan Can'a sordu: İmdi ne düş gördün beyan eyle." Fakat sonradan anlaşıldı ki söz konusu rüyayı Hasan Can değil, Kapı Ağası Hasan Ağa görmüştü. Rüyasını hemen padişahına anlatan Hasan Ağa, "Padişahım, rüyamda gecenin bir vakti kapı çalındı, kalabalık halde gelenler Arap elbiseli ve Arap şimali şahıslardı. Kapının yanında dört kişi durmaktaydı. Kapıyı vuranın elinde ise sizin ak sancağınız bulunmaktaydı. O bana dedi ki; 'Bu gördüğün Resul'ün Ashabıdır. Bizi gönderip buyurdu ki; Kalkıp gelsin! Haremeyn (Mekke ve Medine) hizmeti ona verildi. Bu gördüğün dört kimseden bu Ebu Bekr-i Sıddık, bu Ömerü-l Faruk, bu Osman-ı Zinnureyn'dir. Seninle konuşan ben ise Ali bin Ebu Talib'im. Var Selim Han'a selam söyle'" dedi.
Yavuz Sultan Selim ise bu rüyayı yüzü kızararak ve gözyaşları
içinde dinledi. Bu hadiseden sonra hazırlıklar tamamlandı ve Mısır seferine
çıkıldı. 20 Şubat 1517 Cuma günü Kahire'de Yavuz Sultan Selim adına hutbe
okunmasıyla ise Mısır ve Hicaz artık Osmanlı padişahının yönetimi altına girdi.
İçlerinde Hz. Muhammed'in Hırka-i Şerif'i, nalını, oku, Kabe'nin altın oluğu,
Yusuf peygamberin sarığı ve Hz. Davud'un kılıcının da bulunduğu bir çok kutsal
emanet de Yavuz tarafından Mısır dönüşü İstanbul'a getirildi. Bu sayede Hz.
Davud'un kılıcı ve üzerinde kılıcın son sahibi İsa Mesih olacak yazan kılıcın
bakır kitabesi de İstanbul'a getirilmiş oldu.
KILICIN KİTABESİ
DE BULUNUYOR
Hz. Davud'un kılıcıyla birlikte Topkapı Sarayı'na bir de bakır kitabe getirildi. ( Üste İlk resim ) Kılıcın hikayesini anlattığına inanılan bakır kitabe ise tam anlamıyla sırlar ve şifrelerle dolu. Çünkü kılıcın üzerindeki gibi bakır kitabede de gaipten haber veren cifr ilmiyle yazılmış satırlar var. Ne manaya geldiği hala tartışılan silinmeye yüz tutmuş hiyeroglif yazılar ve Hz. Davud olduğuna inanılan bir elinde kılıç öteki elinde insan kafası tutan bir adam işte bu kılıcın sırlarına sadece birkaç örnek. Fakat bu sırların en önemlisi kılıcı anlatan bakır kitabenin bir yüzünde bulunan 8 kamaralı bir gemi. Çünkü iddia edilenler gerçekse gemi resminin üzerindeki kamaralar, harfler ve işaretler kılıcın dünyaya Mesih olarak geri gelecek olan Hz. İsa'ya geçeceği tarihi söylüyor. Hz. İsa'nın dünyaya kıyamet kopunca Mesih olarak geleceği de göz önüne alınırsa, Hz. Davud'un kılıcının tek bir şifreyi barındırdığı iddia ediliyor: Kıyametin kopacağı tarih.
Hz. Davud'un kılıcıyla birlikte Topkapı Sarayı'na bir de bakır kitabe getirildi. ( Üste İlk resim ) Kılıcın hikayesini anlattığına inanılan bakır kitabe ise tam anlamıyla sırlar ve şifrelerle dolu. Çünkü kılıcın üzerindeki gibi bakır kitabede de gaipten haber veren cifr ilmiyle yazılmış satırlar var. Ne manaya geldiği hala tartışılan silinmeye yüz tutmuş hiyeroglif yazılar ve Hz. Davud olduğuna inanılan bir elinde kılıç öteki elinde insan kafası tutan bir adam işte bu kılıcın sırlarına sadece birkaç örnek. Fakat bu sırların en önemlisi kılıcı anlatan bakır kitabenin bir yüzünde bulunan 8 kamaralı bir gemi. Çünkü iddia edilenler gerçekse gemi resminin üzerindeki kamaralar, harfler ve işaretler kılıcın dünyaya Mesih olarak geri gelecek olan Hz. İsa'ya geçeceği tarihi söylüyor. Hz. İsa'nın dünyaya kıyamet kopunca Mesih olarak geleceği de göz önüne alınırsa, Hz. Davud'un kılıcının tek bir şifreyi barındırdığı iddia ediliyor: Kıyametin kopacağı tarih.
101 cm uzunluğundaki
kılıç deri kabzalı, gümüş tepelikli, demir balçaklı, 2986 gram ağırlığında.
Tabanı geniş ve sivri uçlu olup, balçağa yakın kısmında bir elinde kılıç, bir
elinde kafa tutan bir insan resmi yer alıyor. İddiaya göre bu şekiller Hazret-i
Davud ile Calut olayını temsil etmektedir. Ayrıca kılıcın üzerinde Davud, Süleyman,
Musa, Yuşa, Yahya, İsa, Muhammed isimleri ve Kur-an’ ca yazılar bulunmakta.
Kılıcın şifresinin gizlendiği gemi
Hz. Davut (as)’ın isminden “İsrail’in Kralı” sıfatıyla bahseden tablet Suriye ile Lübnan sınırındaki Tel Dan şehri yakınlarındaki Hermon dağında bulundu. Dağdaki evlerden birinde bulunan bu tablet klasik dinler tarihi anlayışını yıktı ve tarihin ilk döneminden beri hak dinin yaşandığını ortaya koydu.
Tablet Hermon dağının eteklerindeki bu kalıntılarda bulundu.
1993 yılında okunan bu tablet hak dinin tarihin ilk döneminden beri var olduğunu göstermiş oldu. Tablet’te “İsrail’in Kralı Davut’un Evi” yazısı açıkça görünebiliyor.
1868 yılında bulunan bir diğer tablet olan Mesha Tableti’nde de “Davut’un Evi” yazısı net bir şekilde okunuyor. Dinler tarihine ışık tutacak olan bu tabletler arkeolojik açıdan çok önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder