Cabir Bin Hayyan. Tarihin Gördüğü Gelmiş Geçmiş En Büyük Bilim Adamı, Başta Kimya olmak üzere;Tıp, Eczacılık, Metalurji, Astronomi, Felsefe, Mantık, Fizik, Mekanik Üzerine Çok büyük buluşlar Yapmıştır. Genetik fikrini ve Atomun parçalanabileceğini ilk öne süren bilim adamı, İlk laboratuarın kurucusu, Optik kanunlarının kaşifi ve merceği icat eden üstat, ve daha bilime olan katkısı saymakla bitmez, gelin bu inanılmaz bilim adamını beraber tanıyalım.
Eğitimi
Kufe'de eczacı bir babanın çocuğu olarak doğmuştur. Abbâsi Halifesi Harun Reşid ' in sarayında yaşamış ve Vezir Yahya bin Halid el-Bermeki 'den himaye görmüştür. Emevi Veliahtı Halit Bin Yezid ve Cafer–i Sadık’tan dersler almış ve bütün müspet ilimleri öğrenmiştir.
Başarısı
Kısa zamanda büyük başarılar gösterince Abbasi Halifesi Harun Reşid onu Harran Üniversitesinin Fizik–Kimya profesörlüğüne atamıştır. Çok kısa bir süre sonunda da üniversitenin rektörlüğüne getirilmiştir.
Maddelerin altına dönüştürülmesi (transmutasyon) için metotlar geliştirmeyi hedefleyen simya ilminin babası olarak bilinen Câbir bin Hayyân, geliştirdiği element anlayışı, denge teorisi yaklaşımı, tatbikatları, icat ettiği alet ve düzeneklerle kimyanın babası kabul edilmektedir.
İslam aleminde;
Ebu Bekir Razi, İbn-i Sina, Mesleme el-Macriti, Farabi ve daha birçok bilgin onun eserlerinin gölgesinde yetişmiştir.
Hizmet alanları;
Başta Kimya olmak üzere; Tıp, Eczacılık, Metalurji, Astronomi, Felsefe, Mantık, Fizik, Mekanik
Genetik ilmindeki fikri
"Allah bize fiziki kanunlar vermiştir. Bunlarla bitki, hayvan hatta insanın benzerini yapabiliriz. Allah beşere öyle kabiliyetler bahşetmiştir ki; beşer, kâinattaki bütün sır perdelerini bununla çözmeye muktedirdir."
İlk laboratuar;
En önemli vasfı deneycilik olan Câbir bin Hayyân , kimya ilminin hem teorik hem de tatbiki alanda gelişmesine yardımcı olmuştur. Dünyada ilk kimya laboratuarını kuran âlim olarak tarihe geçmiştir. Kendi kurduğu laboratuarda ilk sunî hücreyi yapmıştır.
Teknikler; Oksidasyon, Redüksiyon, Buharlaştırma, Süblimleştirme, Eritme, Süzme, Damıtma, Kristalleştirme gibi kimyevi teknikleri kimya ilmine kazandırmıştır. Günümüzde damıtma labarotuarlarında hala kullanılan Damıtıcı İmbiğini 8.yüzyılda ilk kez keşfeden Câbir bin Hayyân ‘dır.
Çalışmaları;
Tabiattaki maddelerin saf olmadığını belirtmiş ve bunları saflaştırarak saf elementler elde etmeye
çalışmıştır; Zehir ve zehirli maddelerin yapılarını incelemiştir.Bu konuda Kitâb-üs-Sümum adlı eseri yazmıştır.
Bitkilerden elde edilen boya ile derilerin nasıl boyanacağını ortaya koymuştur.
Ateşte yanmayan kağıt imalatını gerçekleştirmiştir.
Madenlerin o zamana kadar bilinen basit eritilme metotları yerine, bizzat ürettiği nitrik asit, sülfürik asit ve altın eritme suyunun yardımıyla eritme metotlarını geliştirmiştir.
Suyu tekrar tekrar damıtarak saflaştırmıştır. Kükürt ile cıvanın karıştırılması sonucu zencefrenin (kırmızı taş) meydana geldiğini açıklamıştır.
İlk defa elde ettiği kimyevî bileşik ve maddeler;
Saf kükürt tuzları, Amonyak, Gümüş nitrat, Sodyum karbonat, Potasyum, Cıva oksit (Sülügen), Arsenik, Şap, Hidroklorik asit, Nişadır tuzu, Nitrik asit (Kezzap), Sülfürik asit (Zaç yağı ), Sirke asidi.
Optik kanunların keşfi ve mercekler teorisi;
İçbükey aynalar vasıtasıyla güneş ışınlarını bir yere toplayıp uzak mesafelerden ağaçları tutuşturmuş ve bir kaptaki suyu kaynatmayı başarmıştır. Bununla birlikte Güneş enerjisinden istifade etme yöntemini dünya
medeniyetine kazandırmıştır.
Atomun bölünebilirliği konusundaki fikri;
Atom alanında ilk çalışmaları John Dalton‘un yaptığı, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği fikrini de ilk olarak Otto Hahn’ın ortaya attığı söylense de, kimya alanında ilk laboratuar kurup çalışmalar yapan bu Türk insanı şu sözleri bin yıl önce belirtmiştir:
“Maddenin en küçük parçası olan cüz-ü la yetecezza (atom)da yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi, bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öyle bir güç meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu Allah-u Teala’nın kudretinin bir nişanıdır.”
Razi ve İbn-i Sina gibi büyük bilginler onun için “Üstadlar üstadı” diye söz etmişlerdir.
Galileo, Francis Bacon , Newton ve başka birçok bilgin onun eserlerinden faydalanmışlardır.
kAYNAK :http://www.forumalev.net/
GALAKTİK İNSAN WEB TEAM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder