27 Mart 2014 Perşembe

16 YIL SONRA GERÇEKLEŞEN GARİP RÜYA NUH TUFANI VE GÖK KUBBENİN ÇÖKÜŞÜ





Yıl 1994 yılı ve sıcak bir Ağustos ayıydı. Gece geç saatte uyumuştum ve ilginç bir rüya gördüm. Rüyamda 8 yaşlarında bir çocuktum. Annem ve ben evimizde oturuyorduk.

Gökyüzünde çok şiddetli gürültü ve şimşekler çakıyordu. Annemle evimizin
bahçesine çıktık. Gökyüzü buzla kaplıydı. Annemin söylediğine göre 18 klm yukarda bir ince buz tabakası vardı ve onunda 10 klm. üzerindeki ikinci bir buz tabakası daha vardı ve üstdeki bu buz tabakası erimiş altdaki buz tabakasının üzerine göçmüştü. 


Bu nedenle altdaki buzun üzerinde denizler dolusu su dünyanında dönmesi yüzünden büyükbir gürültü ile dünyanın çevresinde buzun üstünde hareket ediyor ve ağırlığı nedeni ile de altdaki buz tabakası çatlamaya kırılan devasa buzlar dünyaya düşmeye ve oralardanda su gökyüzünden yere boşalmaya ve şimşekler çakmaya başlamıştı. 


Annem işte oğlum savaş ve nuh tufanı başladı demişti. Korku ve dehşet içerisinde uyandım. Eşimde uyanmıştı. Ona rüyamı anlattım ve bu rüya beni çok etkilemişti. Memleketi arayıp annemede anlatmıştım. 2010 yılında tesadüfen GALAKTİK İNSAN kitabını alana kadar yazar Virginia ESSENE ve Sheldon NİDLE AKAŞA yayınları çevremde bir çok eş dost ve arkadaşada bu rüyamı anlatmıştım.


 Kitabı okurkan birazdan aşağıdada yayınlayacağım kitaptan aldığım bölümü yani kitabın 135-136-137 sayfaları okuyordum ve eşim karşımda birlikte kahve içiyorduk. Ben şok olmuştum. O heyecanla kahveyi dahi üzerime dökmüştüm. Eşime bu sadece bu 3 sayfayı okumasını söyledim. Oda çok şaşırmıştı çünkü ara ara bu rüyamı anlattığım için eşim de hani derler ya kınaa gelmişti der bazande alay ederdi. Bu kaçıncı baskı ne rüyaymış amma taktın bu rüyaya derdi.

GALAKTİK İNSAN KITABI SAYFA (135-136-137 )
Şambala ya da Agarta İmparatorluğu, otoritesini yeniden kurmak için Hindistan’da Agarta Kralının oğlunun yönetimi altında bir yüzey imparatorluğu kurmaya karar vermişti. Bu Agarta Prensinin adı Rama idi, imparatorluğu bugüne kadar onun adıyla anıldı. Rama İmparatorluğu başlangıçta İndus Nehri vadisinde yerleşmişti. Agartalılar, yeni imparatorluğun Seth’e ve Sümer ordusuna karşı savaşması gerektiğine karar verdiler. 


Agarta uygarlığı hava kuvvetleriyle Horus’u korudu, Sina Yarımadasında ileri karakollar kurmasına ve Seth’in ordusuna aldırmasına olanak sağladı. Sonunda Horus Sina Yarımadasının doğu ucunda yapılan zorlu bir savaşta Seth’i yendi ve onu öldürdü. Seth’in oğulları kutsal topraklardan geçerek bugün Ortadoğu denen bölgeye kaçtılar ve orada Sümer uygarlığının temellerini attılar. Seth’in oğulları ve Sümerler, Mısırda yeniden egemenlik kurmaya azmetmiş, kendilerini Lemurya’dan kalan her türlü mirası tamamen yok etmeye adamışlardı. Horus’u yenebilmek için ustaca bir plan geliştirmeye başladılar. Bu tehlike, Horus’u Rama İmparatorluğuyla yeni anlaşmalar yapmaya yöneltti. Seth’in oğullarının Rama İmparatorluğuna yaptığı bir dizi saldırı, Horus güçlerinin Sümerlere karşı saldırıda bulunmalarına yol açtı. Bu yıkıcı saldırılar Avrupa, Afrika ve Asyanın, yani uygar dünyanın büyük bir kısmını mahvedecek gibi görünüyordu. Sonunda savaşan imparatorlukların yöneticileri, kristal tapınaklara saldırmaya karar verdiler. Tapınaklar, gökkubbeyi (donmuş kristalize su tabakası) yerinde tutan kristal ağını barındırıyordu.



 Bu donmuş kristalize su savaşan taraflarca son çare olarak düşünülüyordu. Dahası, üç imparatorluk da sadece düşman bölgesinin sular altında kalacağına, kendi bölgelerine bir şey olmayacağına inanıyordu. Ne yazık ki kristal tapınaklara saldırılar aynı zamanda yapıldı ve gökkubbeyi çatlatacak ölçüde kristal ağ yok edildi. Böylece gökkubbe parçalandı ve milyonlarca galon suyun gökten yere inmesine sebep oldu.


Kutsal metinlerinizde bu olaydan Büyük Tufan (Nuh Tufanı) diye söz edilir. Şimdi kısaca bu gökkubbenin neden oluştuğuna bir göz atalım. Gökkubbe, biri dünyadan yaklaşık 15 bin ila 18 bin kadem, diğeri ise yaklaşık 35 bin ila 38 bin kadem yükseklikte iki katmandan oluşan dev bir kristalize su kalkanıydı.


Katmanlar çok iyi inşa edilmişlerdi, gezegene yaşam bahşeden bir atmosfer sağlıyorlardı. Gökkubbe çöktüğünde atmosfer açılacak, bu da tehlikeli radyasyonların dünyaya nüfuz etmesine sebep olacaktı, sonra da kaçınılmaz olarak iklim değişiklikleri meydana gelecekti. Oysa gökkubbe varken yağmur yoktu, rüzgar çok azdı ve mevsim değişiklikleri yaşanmazdı. Savaşanlar aynı anda kristal tapınaklara saldırınca kristal ağın büyük bölümü yok oldu, bu da gökkubbede muazzam büyüklükte bir deliğin açılmasına yol açtı.

Delik gökkubbenin dengesini bozunca şiddetli yağmurlar başladı. Bu ani tufan sonucunda Rama, Mısır ve Sümer uygarlıkları yok oldular, sonra tufan dünya çapında yayılarak Amerika kıtalarını, Asya, Avrupa ve Afrika’nın diğer kısımlarını ve okyanus havzalarını da kapladı. Kırk gün süren şiddetli yağmurlardan sonra dünya tamamen değişti. İnsanlığın tüm tarihi kayıtları tufan sırasında yok oldu, geriye ağızdan ağıza aktarılan öykü ve efsanelerden başka bir şey kalmadı. Dünya insanları bu efsanelerin ne anlama geldiği konusunda düşünmelidir. Tufandan sonra şimdi üzerinde yaşadığınız dünya ortaya çıktı. Bu kadim zamanın halkları ve hükümdarları, sizin tanrı ve tanrıçalarınız haline geldiler. Sonuç olarak onların çağı sizin efsanevi Altın Çağınızı oluşturdu. Yapmanız gereken şey, anlattığımız olayların yakında gezegeninizde meydana gelecek olaylarla bağlantısını ortaya koymaktan ibarettir.

Uzun lafın kısası rüyamda hem binlerce yıl önceki tufanı yaşamış gök kubbenin çöküşüne şahit olmuş hemde 16 yıl sonra alacağım kitapta gördüğüm rüyamın yazacağı beni ailemi ve çevremi çok şaşırtmıştı. Nuh Tufanın daki Nuhun gemisi hakkında da yaptığımız araştırmalarıda yakında burada paylaşacağız. Benim gibi yaşamış olduğunuz garip ve enteresan rüya ve olayları bize yazabilirsiniz .

GALAKTİK İNSAN WEB TEAM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder