166 yıl boyunca her türlü istilacıya kafa tutmuş Haşşaşiyun kalesi de teslim olmayı tercih etti! Cengiz Han'ın torunu olan Hülagu Han bu askeri inşaat mucizesini bizzat gelip gözleriyle gördü; efsaneye göre, orada Hasan Sabbah devrinden beri el sürülmeden duran ve hiç bozulmamış erzak depoları buldu.
Yaverleriyle birlikte kaleyi ve civarı teftiş ettikten sonra askerlerine her şeyi yıkmalarını ve taş üstünde taş bırakmamalarını emretti. Kütüphaneyi de esirgemedi. Bununla birlikte orayı ateşe vermeden önce, Cüveyni adındaki 30 yaşında bir tarihçinin içeri girmesine izin verdi. Cüveyni, Hülagu'nun isteğiyle, Cihan Fatihi Tarihi'ni yazmakla meşguldü. Bu eser bugün bile Moğol istilaları hakkında elimizde bulunan en değerli bilgi kaynağıdır. Cüveyni, on binlerce yazmanın raflara dizilmiş, paketlenmiş veya rulo yapılmış halde beklediği bu gizemli yere girebildi; dışarıda bir Moğol subayı ve el arabasına yapışmış bir asker bekliyordu. O el arabasına sığdırılabilen eserler kurtulacak, geri kalanlar alevlere yem olacaktı. Ne metinleri okumaya ne de başlıkların fihristini çıkarmaya vakit vardı.
Tarihçi, [Ömer Hayyam'ın] Semerkant Yazması'nın varlığından haberdar mıydı? Herhalde değildi. Böyle bir eserden bahsedildiğini duymuş olsa onu arayıp bulur ve sayfalarını karıştırdıktan sonra kurtarır mıydı? Bilmiyoruz. Rivayet edilen o ki, gizli ilimlere hasredilmiş bir deste eserin önünde çakılıp kalmış ve onlara öyle dalmış ki saati unutmuş. Ona saatin geç olduğunu hatırlatmaya gelen Moğol subayının sırtında kırmızı şeritli kalın bir zırh varmış, başındaki miğferin arka tarafı da kabarık bir saç gibi genişliyormuş. Elinde bir meşale taşıyormuş. Acelesi olduğunu iyice göstermek için, ateşi tozlu bir rulo yığınına yaklaştırmış. Tarihçi daha fazla ısrar etmemiş, taşıyabileceği her şeyi hiç bakmadan ellerine kollarına ve koltuk altlarına sıkıştırmış, "Gökcisimlerinin ve Sayıların Ebedi Sırları" başlıklı yazma da elinden kayıp düşünce eğilip yerden alma zahmetine katlanmamış.
Haşşaşiyun kütüphanesi yedi gün yedi gece boyunca yanmış, hiçbir yedek nüshası da bulunmayan sayısız eser kül olmuş. Bunların içinde kainatın en iyi korunan sırlarının bulunduğu rivayet edilir. Dünyada bu tür kütüphanelerin yakılmasıyla eski ama günümüzden çok ilerde olan teknolojileri ilimleri bilimleri kaybettik ve karanlık çağ olarak adlandırdık.
GALAKTİK İNSAN WEB TEAM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder