23 Mayıs 2014 Cuma

UZAY - ZAMANDA YOLCULUK VE UZAY KAZALARI

Kur'anda UZAYDA, UZAY ZAMANDA VE ZAMANDA ÜÇ TÜRLÜ OLARAK GİDEBİLEN ARAÇLAR VAR... ZÜLKARNEYN BİLDİĞİN HİÇBİR KLASİK ARAÇLA (GEMİ, AT ARABASI VB.) gitmedi. Ayette ona nice nice herşeyden bir SEBEP vermiş ve yanına ARAÇLAR koymuştuk diyor ayet...


"Herşeyden de bir bilim vermiştik" diyor ayet... Bunlara bakınca, insanların kadırga-kalyon ile seyahat etmediğini görüyoruz. Yasin suresinin tam ortalarında "Onların zürriyetlerini de nice uzay gemilerine bindirmemiz bir delil değil midir?"diyor ayet...Onların (Mesela Nuhun bizim) zürriyetlerini (Kuşaklarını torunlarını) NUH gibi ama UZAYDA bir takım koloni gemilerine koymaktan söz ediyor ayet...
Yasin 41,42,43, gelecek için bir delilden söz ediliyor (Gelecek geçmişe delil olamaz. Ama geçmiş geleceğe delil olur, bu yüzden delil sözünün muhatabı doğrudan GELECEK kuşaktır).
Bu hangi gelecek kuşaktır. Gemilerden kurtulup, uçak ve balonlara terfi ederek, oradan da uzaya açılan kuşak... Yani uzay çağının KOLONİ dönemi... Bunu apaçık anlarsınız. Dediğimiz gibi, gelecekteki bir uzay istasyonu, asla Barbaros Hayrettine bir delil olamaz).
Evet şimdi "Onlara bir delil de: Soylarını dolu gemiyle taşımamız "dan sonraki bölüme bakalım:
"Soylarini dolu gemiyle taşımamız" kolonizasyon gemileri ile insanoğlunun uzaya açılması, yani Zürriyetler (Generations ve torunlarımız). Bu binekler (Gemiler ama UZAY G E M İ L E R İ dir ve elbette çok çeşitlilik göstermektedir. "ve kendileri için bunun gibi daha nice binekler yaratmış olmamızdır". Bu gemilerden söz ediyor ayetler...


43: Dilesek, onları suda boğardık;
Arapça bilenler bir baksın bakalım orada MA=SU kelimesi var mı? Suda boğulmak ĞARKtır, bakın bakalım ĞARK var mı? Ma, Mai, May, umman,Bahr(Deniz) vb. var mı? Gördüğünüz gibi YOK.
Suda boğulmak Arapça şöyledir: Ğurkuhu an Mai (umman, bahriy vb.) Öyle demiyor. Nuğrik=HAVASIZ ORTAMA ĞARK OLMAK ikisi farklı şeyler. Birinde ortam su ötekinde doğrudan havasızlık .
Onların zürriyetleri denince hem atalar hem torunlar olmaz, çünkü ONLARIN=ATALARIN Zürriyetleri=TORUNLARı biçiminde Allah vahyetmiş.
Uzay yolcularının astronotların KAZAYA uğrayacağı da söylenmiş ayetlerde... Nitekim bugüne kadar ölen astronot sayısı otuzu buldu ki, gelecekte bu kitlesel bile olacaktır... Şimdilik bireysel.. (Uzay mekiğinde sekiz kişi ölmüştü en çok).
“Ne yardımlarına koşan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi”. Ama bu ifadeden anlıyoruz ki: "Yardımlarına koşulmasına ve kurtarılmasına izin veriliyormuş. Hatta kendi imkanlarıyla kurtulabiliyorlarmış. İfade açık çünkü: "Dileseydik" diyor, "Yardımlarına koşan olmazdı"diyor (Ama yardım edileceği açıkça gösterilmiş).
Yasin suresinde PERİYODİK olarak bu uzay kazalarının OLACAĞI ve çok miktarda olacağı bildirilmiştir (Herkes o ayetleri Nuhun gemisi falan sanıyor). Periyodlar yinelenecektir. BENCE neden şu: Ödeneğin kısılması. Müteahhit UCUZA kaçmak zorunda kalıyor. Malzemeyi ya ÖNCEKİ stoktan kullanıyor, ya da METAL yorulmasına uğramış YEDEK PARÇA kurnazlığına yatıyor. Metalin nefsi vardır. (Elektron kabuğu serbest olduğundan gerçek anlamda NEFSİ vardır). Dolayısıyla metal yorgunluğu diye bir şey vardır. Eiffel kulesi şu anda yorgundur. Eski çelik putrel köprüler de... Hatta köhne otomobiller de. Metal yoruldu mu, nefsinde incelme olur. Onu da sizden/çevreden ELEKTRİK /elektron çalarak telafi etmeye çalışır (Soğuk havada metal üşüdüğünden sizi yakalamaya çalışır). Mesela kapıkolu buz tutmuş bir otomobili açmanız, ani elektrik deşarjına yani sizden elektrik çalınmasına ve kalbinizin aniden durmasına neden olabilir.
Yani hurdalar yorgundur. Vücuda açtırlar. Batınca istenmeyen hastalıkları başlatırlar (Tetanos yapan mikroorganizmaları ateşlerler). O fizyolojik bir değişmedir, yani NEFSİYLE İLGİLİ değildir. Metallerde elektronlar atomların çevresinde değil, tüm METALİN KABUĞUNDA ve de SERBEST dolaşırlar, bu yüzden METALİN NEFSİ VARDIR diyorum. Ama tahtada ametallerde vb. doğrudan atom çekirdeği yörüngesinde dolanırlar. Metaller zaten bir sırdır. NEFSTEN içeri ilerliyor. Yüzeyden (Afak) enfusaa doğru ilerliyor. Metalin AFAKı yani gerçek yüzeyi doğrudan atom dizgesidir. Enfus (Nefsi) ise SERBEST ELEKTRON KATMANIDIR. Eğer bizde Fe, Co, Zn, gibi metaller olmasaydı, insan soyu diye bir şey olmazdı. Biyoloji olmazdı. Organik kimya salt glikoz, sakkaroz vb. de kalırdı. Gördüğünüz gibi HİÇBİR ŞEY ŞAKA DEĞİL!
Statik elektrik birikiminin artmasına Kur'an, MESKENET diyor. Bu ayetleri araştırırsanız, meskenetin iyi bir şey olmadığını anlarsınız.
Bakara 112: Allahtan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmaları dışında, nerede bulunsalar üzerlerine zillet damgası vurulur. Allahın hışmına uğramışlardır. Üzerlerine miskinlik damgası vurulmuştur. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allahın ayetlerine küfrediyor, haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı; isyan etmişlerdi, zulüm ve azgınlık sergiliyorlardı.
Miskinlik damgası, “al maskanah zaalika”. Meskenet, yani statik elektriğin artması, tembellik halinde yoğuşması. Namaza kalkmamak gibi...
İnsanlığın Kur'an'dan öğreneceği çok şey var ama insanlar Kur'an'ı değil başka şeyleri araştırmakla OKUmakla meşgullar. Her ne arıyorsanız o KUR'AN da var..Yeter ki kitabınıza yönelin rabbinize yönelin !
Rabbi Zıdni İlmi

Kaynak : Kemal ŞEN
https://www.facebook.com/groups/314077882012316/664771790276255/?comment_id=664801410273293&ref=notif&notif_t=like
GALAKTİK İNSAN WEB TEAM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder