Kur'anda UZAYDA, UZAY
ZAMANDA VE ZAMANDA ÜÇ TÜRLÜ OLARAK GİDEBİLEN ARAÇLAR VAR... ZÜLKARNEYN BİLDİĞİN
HİÇBİR KLASİK ARAÇLA (GEMİ, AT ARABASI VB.) gitmedi. Ayette ona nice nice
herşeyden bir SEBEP vermiş ve yanına ARAÇLAR koymuştuk diyor ayet...
"Herşeyden
de bir bilim vermiştik" diyor ayet... Bunlara bakınca, insanların
kadırga-kalyon ile seyahat etmediğini görüyoruz. Yasin suresinin tam
ortalarında "Onların zürriyetlerini de nice uzay gemilerine bindirmemiz
bir delil değil midir?"diyor ayet...Onların (Mesela Nuhun bizim)
zürriyetlerini (Kuşaklarını torunlarını) NUH gibi ama UZAYDA bir takım koloni
gemilerine koymaktan söz ediyor ayet...
Yasin
41,42,43, gelecek için bir delilden söz ediliyor (Gelecek geçmişe delil olamaz.
Ama geçmiş geleceğe delil olur, bu yüzden delil sözünün muhatabı doğrudan
GELECEK kuşaktır).
Bu
hangi gelecek kuşaktır. Gemilerden kurtulup, uçak ve balonlara terfi ederek,
oradan da uzaya açılan kuşak... Yani uzay çağının KOLONİ dönemi... Bunu apaçık
anlarsınız. Dediğimiz gibi, gelecekteki bir uzay istasyonu, asla Barbaros
Hayrettine bir delil olamaz).
Evet
şimdi "Onlara bir delil de: Soylarını dolu gemiyle taşımamız "dan
sonraki bölüme bakalım:
"Soylarini
dolu gemiyle taşımamız" kolonizasyon gemileri ile insanoğlunun uzaya
açılması, yani Zürriyetler (Generations ve torunlarımız). Bu binekler (Gemiler
ama UZAY G E M İ L E R İ dir ve elbette çok çeşitlilik göstermektedir. "ve
kendileri için bunun gibi daha nice binekler yaratmış olmamızdır". Bu
gemilerden söz ediyor ayetler...
43:
Dilesek, onları suda boğardık;
Arapça
bilenler bir baksın bakalım orada MA=SU kelimesi var mı? Suda boğulmak ĞARKtır,
bakın bakalım ĞARK var mı? Ma, Mai, May, umman,Bahr(Deniz) vb. var mı?
Gördüğünüz gibi YOK.
Suda
boğulmak Arapça şöyledir: Ğurkuhu an Mai (umman, bahriy vb.) Öyle demiyor.
Nuğrik=HAVASIZ ORTAMA ĞARK OLMAK ikisi farklı şeyler. Birinde ortam su ötekinde
doğrudan havasızlık .
Onların
zürriyetleri denince hem atalar hem torunlar olmaz, çünkü ONLARIN=ATALARIN
Zürriyetleri=TORUNLARı biçiminde Allah vahyetmiş.
Uzay
yolcularının astronotların KAZAYA uğrayacağı da söylenmiş ayetlerde... Nitekim
bugüne kadar ölen astronot sayısı otuzu buldu ki, gelecekte bu kitlesel bile
olacaktır... Şimdilik bireysel.. (Uzay mekiğinde sekiz kişi ölmüştü en çok).
“Ne
yardımlarına koşan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi”. Ama bu
ifadeden anlıyoruz ki: "Yardımlarına koşulmasına ve kurtarılmasına izin
veriliyormuş. Hatta kendi imkanlarıyla kurtulabiliyorlarmış. İfade açık çünkü:
"Dileseydik" diyor, "Yardımlarına koşan olmazdı"diyor (Ama
yardım edileceği açıkça gösterilmiş).
Yasin
suresinde PERİYODİK olarak bu uzay kazalarının OLACAĞI ve çok miktarda olacağı
bildirilmiştir (Herkes o ayetleri Nuhun gemisi falan sanıyor). Periyodlar
yinelenecektir. BENCE neden şu: Ödeneğin kısılması. Müteahhit UCUZA kaçmak
zorunda kalıyor. Malzemeyi ya ÖNCEKİ stoktan kullanıyor, ya da METAL
yorulmasına uğramış YEDEK PARÇA kurnazlığına yatıyor. Metalin nefsi vardır.
(Elektron kabuğu serbest olduğundan gerçek anlamda NEFSİ vardır). Dolayısıyla
metal yorgunluğu diye bir şey vardır. Eiffel kulesi şu anda yorgundur. Eski
çelik putrel köprüler de... Hatta köhne otomobiller de. Metal yoruldu mu,
nefsinde incelme olur. Onu da sizden/çevreden ELEKTRİK /elektron çalarak telafi
etmeye çalışır (Soğuk havada metal üşüdüğünden sizi yakalamaya çalışır). Mesela
kapıkolu buz tutmuş bir otomobili açmanız, ani elektrik deşarjına yani sizden
elektrik çalınmasına ve kalbinizin aniden durmasına neden olabilir.
Yani
hurdalar yorgundur. Vücuda açtırlar. Batınca istenmeyen hastalıkları
başlatırlar (Tetanos yapan mikroorganizmaları ateşlerler). O fizyolojik bir
değişmedir, yani NEFSİYLE İLGİLİ değildir. Metallerde elektronlar atomların
çevresinde değil, tüm METALİN KABUĞUNDA ve de SERBEST dolaşırlar, bu yüzden METALİN
NEFSİ VARDIR diyorum. Ama tahtada ametallerde vb. doğrudan atom çekirdeği
yörüngesinde dolanırlar. Metaller zaten bir sırdır. NEFSTEN içeri ilerliyor.
Yüzeyden (Afak) enfusaa doğru ilerliyor. Metalin AFAKı yani gerçek yüzeyi
doğrudan atom dizgesidir. Enfus (Nefsi) ise SERBEST ELEKTRON KATMANIDIR. Eğer
bizde Fe, Co, Zn, gibi metaller olmasaydı, insan soyu diye bir şey olmazdı.
Biyoloji olmazdı. Organik kimya salt glikoz, sakkaroz vb. de kalırdı.
Gördüğünüz gibi HİÇBİR ŞEY ŞAKA DEĞİL!
Statik
elektrik birikiminin artmasına Kur'an, MESKENET diyor. Bu ayetleri
araştırırsanız, meskenetin iyi bir şey olmadığını anlarsınız.
Bakara
112: Allahtan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmaları dışında, nerede
bulunsalar üzerlerine zillet damgası vurulur. Allahın hışmına uğramışlardır.
Üzerlerine miskinlik damgası vurulmuştur. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allahın
ayetlerine küfrediyor, haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı; isyan
etmişlerdi, zulüm ve azgınlık sergiliyorlardı.
Miskinlik
damgası, “al maskanah zaalika”. Meskenet, yani statik elektriğin artması,
tembellik halinde yoğuşması. Namaza kalkmamak gibi...
İnsanlığın
Kur'an'dan öğreneceği çok şey var ama insanlar Kur'an'ı değil başka şeyleri
araştırmakla OKUmakla meşgullar. Her ne arıyorsanız o KUR'AN da var..Yeter ki
kitabınıza yönelin rabbinize yönelin !
Rabbi Zıdni İlmi
Kaynak : Kemal ŞEN
https://www.facebook.com/groups/314077882012316/664771790276255/?comment_id=664801410273293&ref=notif¬if_t=like
Kaynak : Kemal ŞEN
https://www.facebook.com/groups/314077882012316/664771790276255/?comment_id=664801410273293&ref=notif¬if_t=like
GALAKTİK İNSAN WEB TEAM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder